Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İNTERNETE KARŞI GÜVERCİN

Evet yanlış duymadınız günümüzün en modern iletişim yolu olarak kabul edilen internetle, Roma döneminin haberleşme aracı güvercin arasında yapılan hızlı bilgi iletme yarışını güvercin kazandı. Medyada yer alan haberlere göre; İngiltere’nin kırsal kesiminde geniş bant bağlantıya sahip bir kişinin internetten 300 MB’lık bir dosya gönderme denemesi, aynı bilginin güvercinle iletilmesinden daha uzun sürmüş. Yorkshire bölgesinden, 120 km uzaktaki Skegness’ teki kullanıcıya ulaştırılmak istenen bilgi, USB diske kaydedilip bir haber güvercinin ayağına bağlanarak daha kısa sürede ulaştırılmış. Güvercin hedefine ulaştığında, internetten gönderilen dosyanın ancak %24’ü internete aktarılabilmişmiş. Hızın yanında bilgi güvenliğini de dikkate alınması gereken günümüzde, pek yakında dumanla haberleşme denemelerine başlayacağımız kesin gözüküyor vesselam. ROMAN ODINTSOV  adlı kişinin  Pexels 'daki fotoğrafı

PİRAMİTLERİN SIRRI TEKNOLOJİ SAYESİNDE ÇÖZÜLEBİLECEK Mİ?

Mimari ve mühendislik harikaları olmalarının yanında sanatsal açıdan da zengin bir kültürel birikimi bünyelerinde barındıran piramitlerin nasıl inşa edildiği sorusu  yüzyıllardır bilim insanlarının, araştırmacıların ve tarihçilerin kafasını kurcalamakta. Bu muhteşem yapıların inşasına yönelik uzaylılardan tutun da kayıp kıta Atlantis'in teknolojik olarak çok ileri halkına kadar bir çok teori üretildi. Zira bu yapılar öyle eşsizlerdi ki, mesela  Keops piramidi 20 yıl içinde 150 m yüksekliğe kadar kaldırılan her biri 2,5 ton ağırlığındaki 2.300.000 adet kireç taşı kullanılarak inşa edilmişti. Toplam ağırlığı 5,5 milyon ton olan bu taşların bu süre zarfında dizilebilmesi için her 2,5 dakikada bir taşın yerine oturtulmuş olması gerekmekteydi. Yine  51 ° 51' 14''  eğimle dizilen bu taşlarda hassasiyetin 1/1000 oranında şaşması durumunda dahi piramitin en tepede düzgün birleşmesi mümkün değildi. Günümüzde bu tarz ufak hatalar en seçkin yapılarda bile makul bir tolerans ara

ARKADAŞIM EŞEK

İnsanoğlu çoğu zaman yapılan beceriksizlikleri eşeklikle nitelendirse de aslın da bu sevimli hayvan tahminlerimizden çok daha akıllıdır. Eşek iyi bir kılavuzdur. Gittiği yolu hiç unutmaz ve o yoldan asla şaşmaz. Bu nedenle de eskiden büyüklerimiz deve ya da katır kervanlarının önüne daha önce bu yoldan gitmiş bir eşeği kılavuz olarak koyarlardı. Yine atalarımızın ''eşek bir defa çamura düşer''  deyimi de oldukça doğru bir tespittir. Ve yine inanmayacaksınız ama bu hayvan çok iyi bir yol mühendisidir. Evet yanlış duymadınız. Bu akıl küpü hayvan yokuşları en fazla %7 eğimle ve kısa mesafelerde virajlar alarak çıkar.  Hatta bu konuda çoğumuzun bildiği meşhur bir de Anadolu fıkrası vardır: 1950'li yıllarda Amerikalı mühendisler Türkiye'ye gelmiş. Bir kısım imar çalışmalarına rehberlik ediyorlarmış. O zamanlarda yol güzergahını belirleyecek alet yok, eleman yok...Mühendisler eşeği yokuşa sürüyorlar, arkasından şerit metre çekiyor ve eşeğin ayak izlerine kazık çakıp

SİMYA'DAN KİMYA'YA

Modern kimyanın 200 yıl kadar önce doğduğunu söylesek yanlış olmaz. Ama onu oluşturan, doğmasını sağlayan bilgi ve deneyim birikimi yaklaşık 5000 yıllıktır. Özellikle 20.yy da kimya alanında çok büyük gelişmeler oldu. Ne var ki kimya bir zamanlar, hem de çok uzak olmayan bir geçmişte, büyünün ve batıl inanışların egemenliğinde olan bir uğraştı ve buna simya denilirdi. Kimya, tarihsel olarak simyadan evrilerek ortaya çıkmıştır. Her ne kadar simyacılar hakkında genel görüş onların sözde bilim adamı, hatta kaçık ya da şarlatan oldukları yönünde ise de kimyanın doğuşuna kadar geçen binlerce yıl boyunca maddelerin özellikleriyle ve birbirleriyle olan etkileşimleriyle ilgilenenler hep simyacılar olmuştur.  Tıpkı günümüz kimyacıları gibi simyacılar da zamanlarının büyük bir bölümünü laboratuvarlarında geçirirdi. Ama onlar, kimyacılar gibi maddeler arasındaki ilişkilerin nasıl olduğunu, değişimlerin neden ortaya çıktığını anlamaya çalışmazdı. Birçok simyacının temel amacı sıradan metallerde

İŞ STRESİYLE BAŞ ETMEK MÜMKÜN MÜ???

Modern iş hayatının en büyük mucizesi tüm işleri bilgisayar başından halledebilmeniz. Ancak siz tuşlara basarak, kurumunuza   milyonlar   kazandırıyorken bir yandan da tüm gününüzü bir ofisin içerisinde tıkılı kalarak geçiriyorsunuz. Sürekli aynı işleri yapmak ve rutine bağlı olmak bir süre sonra psikolojik olarak sıkılmanıza neden olacaktır.  Eğer siz de artık bilgisayar başında zorla duruyorsanız bu durumu eğlenceli  hale getirmenin bir de çözümü var. İşte aksiyondan, stratejiye kadar can sıkıntınıza iyi gelebilecek oyunlardan bazılarını t eknoloji  sitesi shiftdelete.net  bir araya getirmiş. Haber 7 internet sitesinin haberine göre ufak boyuttaki oyunlar , mesainiz sırasında stresten uzaklaşmanız için size yardımcı olabilirmiş.  Ofis Santrancı: Hrmaggeddon adlı oyun size dünyanın en eski strateji oyunlarından biri olan satranç eğer bir ofise uygulanırsa ne olurdu sorusunun cevabını vermek için hazırlanmış. Ninja Suikastçı: Ofiste bazen öfkeden deliye dönebilirsiniz. B

Su Canlı Mıdır ?

Suyun canlı olup olmadığı yıllardır süregelen bir tartışma konusu iken bilim insanı  Dr. Masaru EMOTO bu tartışmaya bambaşka bir boyut getirdi.           Dr. Masaru EMOTO ' ya göre yapılan deneyler sonucunda temiz kaynaklardan gelen veya kendilerine güzel, sevgi dolu sözcükler söylenen, klasik müzik dinletilen su örneklerinin parlak, simetrik ve düzgün desenli olduğu; buna karşılık pis kaynaklardan gelen, sürekli kötü söz söylenen su örneklerinin koyu renkli, asimetrik ve dağınık olarak resmedildiği gözlemlenmiş.           Bundan birkaç yıl önce Discovery Channel'de yayınlanan MYTHBUSTERS programında da bunun bir deneyi yapılmış, içinde sürekli olarak klasik müzik ve heavy metal müzik çalınan iki ayrı sera oluşturulmuştu. Bunun yanı sıra içinde klasik müzik çalınan seraya sürekli güzel şeylerden bahsedilmiş, sevgi dolu sözcükler ifade edilmiş; heavy müzik çalınan seraya gidildiğinde ise bağırılıp çağrılmıştı ve deney sonunda içinde klasik müzik çalınan seranın bitkilerini

ZEMZEM SUYUNUN ESRARI

Avrupa`da laboratuvarlarda yapılan araştırmaya göre Zemzem suyu diğer sulara göre çok daha az kükürt taşımaktadır. Yine aynı araştırmaya göre zemzem diğer sulara göre çok daha besleyicidir ve çok daha fazla mineral barındırmaktadır. Kaynağı henüz bulunamamıştır. Nereden geldiği günümüz teknolojisine göre bile bilinemiyor. Yakınlarında hiçbir kuyu yok ve denize de 80 km uzaklıkta. Bu şartlarda suyunu denizden veya başka bir kuyudan alması imkansız. Nasıl oluyor da yıllardır suyu bitmiyor, bunu kimse bilmiyor. Açlığını gidermek için içen kişinin açlığını, susuzluğunu gidermek için içenin susuzluğunu gidermesi de zemzem suyunun esrarını bir kat daha arttırıyor. Sadece 1,5 metre derinliğindeki ufacık bir kuyudan çıkan su, hac mevsimi boyunca milyonlarca hacının tüm su ihtiyacını karşılamakta ve hiçbir zaman su miktarında ne azalma ne de kuruma olmamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü'nün raporlarına göre Dünya`daki en içilebilir ve sağlıklı sulardan biri zemzem. Amerika`da yapılan test sonu

AKLA ZİYAN BİR HESAPLAMA

          Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine geldiğinde iki kişi onunla evlenmek ister. Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelmektedir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır.  Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır! Padişah kızını Rüstem Paşa’ya vermeyi uygun görür. Koca Sinan sevdiğine kavuşamayınca aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.         Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle elbet, 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar ve 1548’de bitirir. Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir.         Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a. Cami küçücüktür. Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse 161 pencere,