‘‘Şans,
alınan yenilgileri gülümsemeyle karşılayabilmektir, azimli insan şanslı
insandır’’ demiş mesela, kendini beğenmiş olduğuna inandığım
biri. Eskiden sadece ‘‘şanssızlık işte’’
diyerek topu taca atma imkânımız varken şimdi şanssızlığımızın üstüne bir de
azimsiz insan olarak yaftalanmak hoş olmadı ya, neyse. Yine de ‘‘Her işte bir hayır vardır’’ demeli ve
içtenlikle kabullenebilmeli insan başına gelenleri.
İçtenlik mevzu bahis olduğunda ‘‘Gülerken göbeği oynamayan adama güvenmem’’
diyen bu Çin atasözüne atıf yapmadan geçemeyeceğim. Gülerken bile "-mış" gibi yapan şahsiyetten
mümkün olduğunca uzak durmakta fayda var demek ki. İçten bir gülümseme
bulaşıcıdır ve bu gülümsemeyi dostlarla paylaşmanın keyfi de paha biçilemez...
Paylaştıkça artan başka
şeyler de yok değil... Nitekim ‘‘Zenginlik
gübredir, yalnızca saçıldığında yararlı olur’’ lafı boş yere söylenmemiş
olsa gerek. Para = Gübre eşitliği üzerine
yorum yapmak bana düşmez lakin Karadenizliler bilir, Karadeniz'de ‘‘Uyyy, Fuşki koklana’’ diye bir tabir
vardır. Fuşki’nin kelime anlamı Gübre demek. Dolayısıyla Karadenizli bir
büyüğünüz size böyle söylediğinde alınmayın hemen; burnunuz gübreden değil
paradan çıkmasın demek istemiştir belki, âmin deyip karşıya geçin cevap
vermeyin öyle hemen büyüklerinize (:
Biz saçıp verim
alabilmekten bahsede duralım bildiğimiz üzere maalesef, sırf para için bile
insanlar birbirlerini öldürebilmekte...Oysa ki ‘‘Neden birbirimizi öldürüyoruz ki biraz beklesek zaten kendiliğimizden
öleceğiz’’ demiş sonuna kadar haklı olan biri. Bu sözü büyütüp
billboardlara asmak, hatta yaşam felsefesi haline getirmek gerek ama asıl
mesele bunu anlayabilecek algı düzeyine gelebilmek belki de...
Bu algı düzeyine
gelebilmek için her şeyi yaşayıp tecrübe etmeye de gerek yok aslında, bir
Belçika atasözü ne demiş; ‘‘Tecrübe
tarak gibidir, hayat insana verir ama kel olduğu zaman’’ Anladık mı şimdi?!
Biraz büyük sözü dinlemenin hiçbir zararı olmaz, bilakis vaktinde öğüt almak
faydalıdır kıymetini bilene. Öğüt veren sevdiklerimiz, büyüklerimiz bol olsun
yeter ki...
Velhasılıkelam öyle ya
da böyle hayat akıp gidiyor. Bizler bir noktaya kadar müdahale edebiliyor,
gerisi takdiri ilahi diyoruz...Vakti zamanında Hititlerin yapmış olduğu ‘‘Tanrım!
Değiştirilebilecek şeyleri değiştirebilmek için bana güç ver, değişemeyecek
şeyleri kabullenebilmem için sabır ver ve bu ikisini ayırt edebilmem için akıl
ver’’ duası bu durumun tarih boyunca böyle olduğunun özeti ve ispatı
niteliğinde değil mi sizce de?
Uzun süreli sessizlikten sonra bu kadar kelam etmişken Mevlâna’nın ‘‘Bir cümle yeter sözden anlayana, destan yazsan fark etmez laftan anlamayana’’ dizeleriyle cümlenize sevgi ve saygılarımı iletiyorum efendim (:
Görsel
: Jessica Lewis adlı kişinin Pexels'daki fotoğrafı
Yorumlar