Ana içeriğe atla

ZEKA SONRADAN GELİŞTİRİLEBİLİR Mİ?

Zekâ testleri çocuklarımızın zekasını tam olarak gösterebilir mi? Ya da şöyle soralım; zekâ testlerinde düşük skorlara sahip olan bir çocuğun zekasını geliştirmek mümkün müdür?

Bu noktada ben zekânın geliştirilebilen hatta geliştirilmesi gereken bir yetenek olduğunu savunmaktayım. Yani zekâ testlerinde pek de güz güldürücü bir skora sahip olmayan vasat bir çocuğu alıp; ona zekasını geliştirecek yönde bolca zekâ testleri çözdürür, zihin becerileri ile el becerilerini birlikte geliştiren oyunlar oynatır, onunla düşünceye sevk eden tartışmalar yapar ve pek tabi merak duygusunu uyandırıp araştırmaya sevk edersek; sonrasında aynı testi uyguladığımızda çocuğun zekâ testinden aldığı puanların yükseleceğine tüm kalbiyle inananlardanım.

Ama burada asıl kilit nokta başarı için tek başına zekânın yeterli olmadığı. Çocukken ne kadar deha olursa olsun, bir kimsenin başarmak istediği konuda insan üstü bir çaba göstermedikçe başarıya ulaşamayacağı su götürmez bir gerçek.

Hal böyleyken zekâsı yüksek çocukların genel özelliklerini ele aldığımızda; çok erken yaşlardan itibaren öğrenmeye ilgi duyan, çabuk konuşan, çabuk yürüyen, hızlı algılayan ama algıladığı oranda çok çabuk sıkılan çocuklar olduklarını görmekteyiz ki, bu da onların başarılı olmalarının önündeki en büyük engeli oluşturuyor. 

Bu durumda da yüksek zekâyı sadece çocukların işini bir süre kolaylaştıran bir yetenek olarak görmek çokta yanlış olmasa gerek.  Mesele zannımca zekayı belirleyen ve onun artışına katkıda bulunan âtıl beyin kapasitesini iyi kullanabilmekte yatıyor. Çünkü Einstein'ın zekasının sadece %20'sini kullanarak çok büyük fikir ve buluşlara ulaştığını göz önüne alırsak zekâ kadar, zekanın kullanımının da önemli olduğu açık.

 Öyleyse biz yetişkinlere düşen çocuklarımızı zihinsel yeteneklerini açığa çıkaracak ve zihinsel kapasitelerini kullanabilecekleri etkinliklere yönlendirmek. Ve bunu yaparken de sadece zihinsel kapasitelerini arttırmaya odaklanmayıp; el becerilerini geliştirecek sanatsal faaliyetlere, bedensel gelişimlerini arttıracak spor dallarına, ruhlarını ve duygu dünyalarını geliştirecek müzik eğitimlerine de gereken önemi vermeliyiz. Zaman zaman düşünce becerilerini geliştirecek konular ortaya atıp tartışmalarını ve çok yönlü düşünmelerini sağlamalıyız. Söyledikleri ve yaptıkları her ne olursa olsun "saçma" olarak nitelendirmeyip, bize en absürt gelen fikirlerine bile yargılamadan yaklaşmalıyız.

Geleceğimizin mimarı olan evlatlarımızın ders başarıları için nasıl ki özel öğretmenlerden, eğitimcilerden dersleri konusunda yardım almaktan çekinmiyorsak; aynı şekilde zihinsel gelişimleri için de eğitimcilerden, psikolog ve psikiyatristlerden yardım almayı ihmal etmemeli, onların bu alandaki bilgi ve tecrübelerinden faydalanmalıyız.

Şunu hiç aklımızdan çıkarmamalıyız ki, bir çocuğun kişisel gelişimi bizim el yordamımızla ulaşabilme çabamızın çok daha ötesinde önemlidir vesselam…






Görsel: Resim <a href="https://pixabay.com/tr/users/felixmittermeier-4397258/?utm_source=link-attribution&amp;utm_medium=referral&amp;utm_campaign=image&amp;utm_content=2727443">FelixMittermeier</a> tarafından <a href="https://pixabay.com/tr/?utm_source=link-attribution&amp;utm_medium=referral&amp;utm_campaign=image&amp;utm_content=2727443">Pixabay</a>'a yüklendi

Yorumlar

can istanbullu dedi ki…
Kesinlikle güzel bir yazı, hele çocukların bize saçma gelen bazı şeylerini biraz irdelediğinizde belli bir mantık ve zeka var ancak biz daha sonra anlayabiliyoruz. Zekayı geliştirmeli ve gerektiği yerde kullanmalı
prenses annesi dedi ki…
yazın için sağol. halk içide çok yanlış şeyler biliniyor. bi çocuk ya zeki olur yada olmaz. bu yazıyla ne kadar yanlı olduğunu görüyoruz. tekrar sağol. :))
Cok guzel bir yazi,cocuklarda fazla tv izleme aliskanliginin otizme sebep oldugu yonunde gorusler var kesinlikle tv izlemeye kisitlama getirilmeli peki sure konusunda sizin fikirlerinizi ogrenebilirmiyim bir cocuk en fazla ne kadar tv izlemeli
ailemlegeziyorum.blogspot.com

Bu blogdaki popüler yayınlar

KUANTUM İSİM ANALİZİ

İsmimizdeki harflerin karakterlerimiz üzerinde etkilerinin olabileceği hiç aklınıza gelmiş miydi? Analizciler kullanmış olduğumuz her harfin, sesin bir frekans yaydığını ve bu durumun bizlerin elektromanyetik alanımızı etkilediğini söylüyor. Ayrıca isimlerin baş harfinin çok önemli olduğuna dikkat çekerek “İsim A harfiyle başlıyorsa, kişinin algılaması yüksek, atılgan bir enerjiye sahip, B harfiyle başlıyorsa mücadeleci ve önsezileri güçlü, F ile başlayanlar güvenilir yapıya sahip ve G ile başlıyorsa kıskanç ya da inatçı bir kişilik söz konusu. V harfi olan isimler başına buyruk, dik kafalı; N sağduyu, P saygınlık, L ve S sanatçı kişilik, T ticari yetenek ve kültürel birikimi gösterir” diyorlar. İşte ismimizdeki harflerin karakterlerimizde oluşturacağı etkiler ile ilgili ilginç olduğunu düşündüğüm bir çalışma…Ama nedense j harfi dışında pek de kötü bir tanımlama yok…Yani eminim şimdi pek çoğumuz AAAA tıpkı ben diyecek :) A: Atılgan-enerjik B: Ön sezileri kuvvetli C: Konuşm

Su Canlı Mıdır ?

Suyun canlı olup olmadığı yıllardır süregelen bir tartışma konusu iken bilim insanı  Dr. Masaru EMOTO bu tartışmaya bambaşka bir boyut getirdi.           Dr. Masaru EMOTO ' ya göre yapılan deneyler sonucunda temiz kaynaklardan gelen veya kendilerine güzel, sevgi dolu sözcükler söylenen, klasik müzik dinletilen su örneklerinin parlak, simetrik ve düzgün desenli olduğu; buna karşılık pis kaynaklardan gelen, sürekli kötü söz söylenen su örneklerinin koyu renkli, asimetrik ve dağınık olarak resmedildiği gözlemlenmiş.           Bundan birkaç yıl önce Discovery Channel'de yayınlanan MYTHBUSTERS programında da bunun bir deneyi yapılmış, içinde sürekli olarak klasik müzik ve heavy metal müzik çalınan iki ayrı sera oluşturulmuştu. Bunun yanı sıra içinde klasik müzik çalınan seraya sürekli güzel şeylerden bahsedilmiş, sevgi dolu sözcükler ifade edilmiş; heavy müzik çalınan seraya gidildiğinde ise bağırılıp çağrılmıştı ve deney sonunda içinde klasik müzik çalınan seranın bitkilerini

KENDİNİZE AİT SOSYAL MEDYA PLATFORMUNUZ OLSUN İSTER MİSİNİZ!

Evet yanlış duymadınız Facebook ya da Twitter size göre değilse, kendi sitenizi kurmanızı sağlayacak basit araçlar günümüzde mevcut. Bir sosyal ağ sitesi sahibi olmak aslında sandığınız kadar da zor değil ve üstelik bunun için tek satır program yazmanıza veya herhangi bir seviyede programcılık bilgisi sahibi olmanıza da gerek yok. Nasıl mı? İşte size iki yöntem; SocialWok ki   en önemli özelliği sadece belli bir alan adına ait e-mail adresleri kullanarak üye olunmasına izin vermesi. Böylece sadece aynı kurum ya da aynı okul öğrencilerinin üye olabileceği bir sosyal ağ oluşturabiliyorsunuz.  Sout'Em ' in ise üyelik özellikleri daha esnek, üye olurken kullanılacak e-posta adreslerine yönelik bir kısıtlama olmadığından, sosyal ağını sadece kapalı bir gruba açmak istemeyenler için çok daha uygun bir seçenek. Üstelik son derece pratik ve kullanıcı dostu olan sistem, kişiselleştirme konusunda da zengin seçeneklere sahip. Sosyal ağ sitelerinin milyonlarca kişiyi peşinden sürüklediği g